Brezilyalı arkadaşın özellikle enstalasyonları çok nefis. Para var huzur var diyerek kıskanırım.
Çarşamba, Nisan 30, 2014
Çarşamba, Kasım 21, 2012
Ableton Live 9
Artık efsane olmuş Müzik Daw yazılımı Live' ın 9. versiyonu çıktı. MaxforLive artık suite versiyonuna dahil edilmiş. (leziz). Ayrıca Ableton firması Akai firmasıyla beraber iyi bir satış grafiği yaratan APC-40 ve APC-20 den sonra yine Akai ortaklığı ile tamamen Abieton logolu yeni bir controller ın (böyle demek ne kadar doğru bilemedim) kullanıcılarına sundu. Tuş hassasiyeti bence en önemli özelliği.
What's New:
ABLETON LIVE 9
Takeovertime
Yine bir "daily inspiration" sitesi daha. Kesin olmamakla beraber genelde mimari ve tasarım üzerine işler mevcut.
TAKEOVERTIME
TAKEOVERTIME
Cuma, Mayıs 18, 2012
Cuma, Nisan 06, 2012
The Girl with the Dragon Tattoo (2011)
İsvecli yazar Stieg Larsson' un Millenium serisinin ilk kitabi Män som Hatar Kvinnor' dan uyarlanan bir David Fincher filmi.
Aynı kitaptan ilk uyarlama aynı isimle (uluslararası olarak) 2009 yılında Niels Arden Oplev yönetmenliğinde çekilmişti. Dolayısıyla bu David Fincher filmi bir kitap ve bir film uyarlamasıda sayılabilir.
Fimle ilgili online ortamda birçok yorum yapıldı. Yorumlar klasik olarak "yok ilk film daha iyiydi", "david fincher sıçmış", "bu film daha iyiydi" gibi uyarlama filmlere yapılan eleştirilerdendi. Kitabı ve ilk uyarlama filmi izlemediğim için herhangi bir yorum yapmayacağım. Ama eleştirilerde eleştiri yapanların ben bu işi daha iyi bilirim tadındaki artislik havalarından dolayı son filmin daha iyi olduğu kanısındayım.
Son zamanlarda izlediğim en doyurucu filmlerden birisiydi diyebilirim. Yazının bundan sonrası bol bol spoiler içeriyor...
///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER///SPOILER
Öncelikli olarak Kuzey ülkesi karakterli filmlerden inanılmaz keyif alıyorum nedense. İsveç atmosveri filme çok iyi yansıtılmış. Bunun ilk nedeni kurgusu. Kurgusu gerip bir şekilde çok başarılı. Çok başarılı diyorum çünkü film 158 dakika ve genel olarak oldukça durgun bir atmosferde ilerlemesine rağmen filmi izlemeyi bırakamıyorsunuz. İnsanların karakterleri, mimari mekanlar, uçak ve tren yolculukları, müzikler, diyaloglar tam olarak birer öğe olarak ele alınmış ve bu öğeler genel ortak paydaya çok uyuyor. Ortak paydamız tabi ki David Fincher...
Bir yönetmenin nasıl olması gerektiğinin dersini veriyor David amcamız. Üstelik bir kitap ve film uyarlaması karşısında bir uyarlama yaparak.
Öncelikle çok kaba hatlarıyla filmin konusu
Mikael Blomkvist (Daniel Craig) İsveç' in çok önemli bir firmasının boklarını bulan ünlü bir gazeteci. Hata yapıyor ve hapse girme tehlikesi var. Başka bir büyük firma sahibi Mikael' le iletişime geçerek ailesindeki bir sırrı çözmesini istiyor. Karşılığında Mikael' e bol para ve kendini aklama konusunda yardım vereceğini söylüyor.
Mikael in haberi yaparken ki başarısızlığının sebebi ise Ejderha Dövmeli Kız' ımız ( Lisbeth : Rooney Mara) ise sonradan Mikael tarafından yardım için çağrılıcaktır. Bu kadar yeter sanırım.
Şimdi filmle ilgili baştan sona notlar..
Filmin giriş jeneriği hereketli grafikle ilgilenen birisi olarak beni mest etti. Yok böyle bir jenerik diyebilirim.
Filmde bol bol reklam görüyoruz. Marlboro, Apple, Ikea, Coca-Cola, Sony, vs...Filmin başlarında Mikael Stresli bir şekilde dışarıda sigara yakar. Öyle bir içine çeker ki bende yaktım aynı anda. Başarılı reklam yani. Ama hemen sonrasında ofise gider ve konuştuğu kız arkadaşı -sigara mı içtin.. der. Karakterimiz ise -sadece bir tane..der. Bu basit diyalog sigara olarak alınan Marlboro reklamını senaryoya nasıl oturtulacağının basit bir dersidir. Türk senarist-yönetmen lere kapak olsun.
Lisbeth' i ilk tanıdığımız sahnede bürodaki renkler ve kızın saçının kadrajdaki formu çok başarılı. Lisbeth çok sağlam motor kullanıyor ya bu arada.
Filmde içecek olarak çok ilginç bir nokta var. Şarap içilen her sahnede kırmızı şarap içiliyor ve yaş grubuna göre ufak yaştakiler (Lisbeth gibi) kola, orta yaştakiler şarap, yaşlılar ise viski tüketiyorlar. Belkide önemsiz bir detay...Ayrıca Mikael çok sağlam içiyor, kahve dahil...
Lisbeth' in devletten para alabilmesi için bir görevliye gidip alacağı parayı onaylatması gerekiyor ama bu görevlimiz karşılık isteyen birisi. İlk olarak Lisbeth' ten oral seks istiyor. Zorla olsada istediğini alıyor. Daha sonra Lisbeth adamın evine gidiyor çünkü bir laptop alması gerekiyor. Burada görevlimiz Lisbeth' e sağlam bir şekilde tecavüz ediyor. İlk bakışta Irreversible deki altgeçitteki gibi bir rahatsızlık hissi verilmeye çalışılmış gibi gözüksede kızımızın çantasına koyduğu kamerayla adam hakkında delil toplamaya çalışmasını gördüğümüz an kızın tam bir (piskopat) olduğunu görüyoruz. Sonrasında Lisbeth' in eve gittiği sahne. Evin kapısında anahtarı düşürüsü, küvete girerken ki vücudunun hali ve atmosfer aslında çok şey anlatıyor. (baya saçma bir anlatım yaptım)
Lisbeth kendisine tecavüz eden adamdan müthiş bir şekilde (intikam) alıyor hakkaten, helal olsun sana bee!!!
Bu sahneler olurken Mikael in kızıyla olan ilişkisi sahne aralarına giriyor. Mikael in kızıyla Lisbeth nerdeyse aynı yaştalar ve karakter olarak tamamen zıtlar. Bu ilginç bir nokta di mi :)
Mikael ve Lisbeth in tanışması. Lisbeth' in t-shirt ü. Yataktaki kızın bacağındaki dövmeden Lisbeth' in pasif olduğunu anlamamız.
Lisbeth in polis karakolundaki tavırları. Asansörde azına sıçtığı görevliyle karşılaşması.
Lisbeth laptop ta fotoğraflara bakarken Mikael in laptop ın yanına gelip Lisbeth e oldukça yakın mesafede fotoğraflarda birşey göstermesi sırasındaki Lisbeth in hareketlerinden ikisi arasında hard core bir olay olacağı direk anlatılmış.
Lisbeth' le Mikael in sevişme sahnesi. Lisbeth odaya girerken (donla)...bi insan bu kadarmı seksi olur yavvvv...Mikael in sevişken üste geçmesi Lisbeth in tamamen onu kabullendiğini gösteriyor sanırsam...
Lisbeth i ilk gördüğümüz gibi başka bir büro sahnesi...Lisbeth in saçlarına dikkat.
Daha çok var ama çok uzadı birde saçma bir anlatıma girdim iyice...
Kısaca çok beğendim. Filmide beğendim Lisbeth ide beğendim. Ama en üzüldüğüm ve etkilendiğim sahne filmin sonu oldu. Bir film sonu bu kadar mı net ve sade şekilde etkili olur...Fincher gayet mantıklı bir şekilde herhangi bir olayı abartmadan (tecavüz sahnesi dahil, istese Irreversible daki gibi abartabilirdi ama ne gerek var) ustaca bir yönetmenlik örneği vermiş (ulan lafa bak ha ha ha ha, noluyo ya)..yani isterseniz izleyin ya da izlemeyin...
Cuma, Şubat 04, 2011
nook ( raccoonnook )
Sıradan bir gün başlangıcı. Kahvaltı, vb, vb...Maillere bakma oradan oraya sürüklenme ve bu insanın web adresine gelince bir süre kilitlenme...Uzun zamandır bu "demli" keyif almamıştım.
NOOK
Perşembe, Aralık 09, 2010
Tokyocamerastyle
Son birkaç aydır acaip derecede eski (analog) fotoğraf makinelerine olan ilgim arttı. Lomo tripleriyle başladı ama artık lomodan çok uzaklardayım. İyi de oldu. Keza bu kadar inanılmaz makineler varken unutulmuş. PastTokyo güzel bi hadise.
TokyoCameraSytle
Salı, Kasım 09, 2010
The Secret of Kells
2009 – fransa, belçika fantastik, macera, animasyon 1 saat 19 dakika Nora Twomey Mick Lally, Brendan Gleeson, Liam Hourican 9. Yüzyılda yaşanan savaşları konu alan filmde Vikingler,tüm kainata düzenledigi sefer ve saldırılarla insanları korkutmaya başlarlar. Brendan, şehirde Baş rahiplik ile görevlidir ve düşüncesi bu Viking saldırılarına karşı şehrin güvenligini için bir sur yapmaktır. Ancak halk bu savaştan başka şekilde kurtulacağına ümit etmektedir.Book of Kells kitabının yazılmasıyla karanlık çağdan aydınlık çağa geçileceğine inanmaktadırlar.Aidan,halk tarafından büyük bilge olarak ilan edilirler ve o da Viking saldıralarına karşı şehre çekilmiştir.Ve orada yaşayan haklı bu kitabı hayata geçirebilceginden dolayı halka vaada bulunur.
The Secret of Kells izle
Pazartesi, Kasım 08, 2010
Brown Paper Bag
Why the name Brown Paper Bag? The brown paper bag is a great equalizer. You can draw on it (makes a great neutral base), jot down notes, conceal your malt liquor, and mask that hideous zit on your nose.
For its purposes here, Brown Paper Bag is a daily blog created and maintained by me, Sara E Barnes. It focuses on works on paper — including fine art, illustration, design and anything else that promotes and fosters creativity.
cargocollective
Eğer benim gibi web kodlamadan falan çakmıyorsanız ya da biraz biliyorsanız. Kendi işlerinizi sade ve reklamsız bir şekilde portfolyo halinde sunmak istiyorsanız size biçilmiş kaftan. Birçok hazır şablon arasından sayfa tasarımını seçin ve işlerinizi koyun. Ayrıca ayda 9 dolar verirseniz alan adınızıda yönlendirebiliyorsunuz. Şiddetle tavsiye...
(PS: Siteye üye olma için mail atmanız lazım. Sonra size hızlı bir şekilde geri dönüyorlar)
CARGO
Salı, Mayıs 18, 2010
Perşembe, Mayıs 13, 2010
Cumartesi, Ocak 02, 2010
Perşembe, Aralık 03, 2009
thedieline
Established in 2007 by Andrew Gibbs, The Dieline is dedicated to the progress of the package design industry and its practitioners, students and enthusiasts. Its purpose is to define and promote the world’s best examples of packaging, and provide a place where the package design community can review, critique and stay informed of the latest industry trends and design projects being created in the field. The Dieline has quickly grown into the most visited website on package design in the world, and has become the voice of the industry. It is an active sponsor of the Pentawards, the first and only professional design competition devoted exclusively to the art of brand packaging, further promoting the field.
The Dieline, and everything we do, is for the benefit of our readers. Without their continued support and commitment, these ventures would be impossible.
Ambalaj tasarımları işte güzel güzel.
Salı, Aralık 01, 2009
HORALEY
Kendi ağzından:
(Yeni: Horaley malesef kapanmış -21-11-2012)
1. Horaley.com nedir?
HORALEY.COM, bütün sanatçıların iştirâk edebileceği aylık bir yayındır.
2. Horaley ne demek? Bir anlamı var mı?
Bir anlamı yok. Tamamen fonetik duruşu itibariyle benimsenmiş ve sevilmiş bir isim. Türkçe’de “yaşasın” kelimesine tekabûl ettiğine dair bir inancım var.
3. Logo’nun olayı nedir?
Logo aleni şekilde bir fabrikadır. Bu anlamda üretimi, üretimin kaynağını temsil ediyor. Üç tırtık ve bir boru da parmak kaldırmış bir el izlenimi veriyor. Katılımı, ben de varım diyen sizi düşündürüyor. Yukarıya doğru işaret ediyormuş şu an farkettim, allah korusun diyor da olabilir.
4. Horaley’in yayın formatı nedir?
Horaley ele gelmez. İnternet üzerinden yayımlanan bir seçki diyerek tekrar tanımlayabiliriz. Çalışmalar her ayın üçünde sanal bir galeride sergilenir.
5. Bu siteyi kimler yaptı ve neden yaptılar?
Bu siteyi ben yaptım. Adım Erkin Gören. Yapılan her ortak işin bize paylaşmayı öğrettiğini düşünüyorum. Paylaşmayı öğrenirsek, sanat ile iştigâl eden kimseler olarak üzerinde bulunduğumuz kaygan zeminde daha sağlam ayakta kalabiliriz. Fazla geyik yapmaya lüzum yok. Ayinemiz iş olsun, lafımıza bakılmasın.
6. Ayın bağlamı beni ne kadar bağlar?
Bağlamasını istediğiniz kadar bağlar. Horaley, hayattaki birçok şey gibi kendisine değer verildiğini hissetmek ister. Ortaya bir bağlam koyuyorsa bir bildiği vardır. Mesai ayırıp Horaley’e özel bir eser gönderebileceğiniz gibi, seneler evvel yapmış olduğunuz, ayın bağlamıyla örtüşen bir çalışmanızı da gönderebilirsiniz. Gelin görün ki, “Aman kendimi göstereyim, zaten bütün komünal sitelere koyduğum şu resmimi Horaley’e de koyayım, böylece hem prim yapayım, hem de kendimden geçeyim.” derseniz yanlış yaparsınız. Bu işlerin kurdu olan Horaley sizi hemen tanıyacak, size kırılacak belki de dudakları titreyecektir. Bunun olmasını hiçbirimiz istemeyiz öyle değil mi?
7. Resim, illüstrasyon, tasarım ve fotoğraf dışında bir şey gönderemez miyim?
Bir jpeg dosyasının temsil edebildiği her şeyi gönderebilirsiniz. Bu bağlamda video, animasyon ve ses dosyaları Horaley’de yayımlanmıyor.
8. Her gönderdiğim eser Horaley’de yayımlanacak mı?
Gönderdiğiniz eserlerin yayımlanma teminatı yok. O ayki yoğunluğa göre, bağlamla örtüşmesine veyahut gelen diğer çalışmaların durumuna göre bu durum değişebilir. Yollamış olmanıza rağmen çalışmanız yayımlanmadıysa, içten içe kızmak yerine başka bir eserinizle tekrar deneyin. Baktınız olmadı, son bir defa daha deneyin. Hala eserinizi horaley.com da göremiyorsanız, o bizim edepsizliğimizdir mazur görün.
9. Eserlerimi hangi formatta göndermeliyim?
Jpeg formatında göndermelisiniz. Gönderdiğiniz çalışmalar oranlı bir şekilde horaley.com için tekrar boyutlandırılacaktır.
10. Eserlerimi nasıl gönderebilirim?
Yukarıdaki menüde yer alan ”Katıl” bağlantısını kullanarak gönderebilirsiniz.
Muhteviyat: Yazarlar Birliği
"Türkiye' de içeriğe verilen değerin arttırılması görevini üstlenmiş, bağımsız bir yazarlar birliğidir." diye kendini tanıtmaya başlayan Muhteviyat' ta sanat, tasarım, müzik, siyaset, röportaj ve benzeri birçok konuda kendi tarzında yazılar var. Yüksek tavsiye.
Muhteviyat
Cuma, Eylül 18, 2009
Pazar, Eylül 06, 2009
Cuma, Eylül 04, 2009
Perşembe, Eylül 03, 2009
Inspire me, now! /// szymon.tumblr
Cin fikirler, jilet görseller Google gibi basit ve sade bir şekilde bize sunulursa bizde bakarız sadece.
szymon.tumblr
Oley
Kardeşim çok istediği Bilgi Üni. POV bölümünü %100 bursla kazandı. Heyecanla arz eder fotoğraflarını sizlerle paylaşmayı borç bilirim.
Emin Yüksel at Flickr
Ableton firmasının sequencer programının yeni sayılabilecek 8. sürümü yenilenmiş bir şekilde beyinlerimizin hizmetinde. Collision ve Latin Percussion adlı iki yepyeni enstrüman paketiyle gelen programda daha başarılı bir engine, inanılmaz kolaylaştırılmış arayüz özellikleri ve eksikliği çok hissedilen Vocoder eklentisi bulunuyor. Daha çok elektronik müzik le uğraşanların tercih ettiği mis program bu sürümü ile daha geniş müzik yelpazelerinede ulaşabilecek gibi gözüküyor keza Latin Percusyonların ses kalitesi inanılmaz. Yenilikler için firmanın kendi sitesindeki videoyu izlemenizi tavsiye ederim FM
Ableton
Misket şampiyonu
Yarısı duvarın üstünde yarısı duvarın altında kocaman meyveleriyle beraber minicik kırmızı örümcek üreten kocaman dut ağacının üstünde minicik ben kocaman ağzıyla minicik ekmeklerden almamamı istiyen teyzem kocaman bakkala gidip minicik sesimle kocaman ekmeklerden isterken minicik akide şekerlerini kocaman cesaretimle minicik cebime aşırırken kocaman ekmekleri minnacık annaneme verirken aldığım kocaman öpücüğün etkisiyle minik bacaklarımla kocaman dut ağacına çıkarken minik bi hareketle artık kocaman olmuş akide şekerlerini minicik sarı saçlı beyaz elbiseli parlayan birşeyin üstüne düşürürken minicik kalbimin minicik vücudumla aynı boya gelip kocaman olması sonra gelen teşekkür ederim sesiyle kalbimin hala aynı kocamanlıkta kalması ama minicik vücudumun her geçen sene her geçen saniye kocaman kalbimden yavaşça ve sessizce büyümesi kalbimin her an pusuya yatmış zamanla minnacık misket topları gibi kalıcağını bilmem çocukken mahallemizde misket şampiyonu olmama sebep olmuştu. Arkaşlarının kalbini yiyen ve onları kustuktan sonra teker teker aliminyum kocaman bir kutuya koyan bir velet. O kutuyu 18 sene sonra buldum. Ama dört sene önce kaybettim.
(photo: untitled)
Cuma, Ağustos 28, 2009
audioknob
International performer Dj Beyza & accomplished musician Cuneyt Karayalcin combine their passion and power for only one reason : producing and remixing music – a distinct repertoire of tracks filled with emotion, harmony, rhythm and melody. Take punchy beats, add walking basslines, driving grooves, some “less-is-more” synth parts and mix it up with mellow guitars, altered bass guitar riffs, and smooth keys – there you have the sound of AudioKnob. The production/dj duo are inspired from an interesting cross-section of styles including multiple musical worlds such as, Minimal Techno and House, elements of Rock and Funk, and even the oriental character and diversity of Turkish Music. As a live act, the duo incorporate a cool and energetic mix of underlying dance grooves with live electronics, samples, fx and guitar, bass, or keys ; inspiring and taking the listener to another dimension.
audioknob
audioknob
Thinner
"Thinner" n. A liquid, such as turpentine, mixed with paint or varnish to reduce its viscosity and make it easier to apply.
thinner is releasing electronic music in digital file formats under creative commons license. the netlabel exists since 1998 and enjoys worldwide critical acclaim for its music. it was founded by thomas jaldemark and is today operated by sebastian redenz and ole schulte as leading parts of an international team. the headquater is based in frankfurt am main, germany. till today, thinner productions had accumulated over two million mp3 downloads.
(((thinner)))
thinner is releasing electronic music in digital file formats under creative commons license. the netlabel exists since 1998 and enjoys worldwide critical acclaim for its music. it was founded by thomas jaldemark and is today operated by sebastian redenz and ole schulte as leading parts of an international team. the headquater is based in frankfurt am main, germany. till today, thinner productions had accumulated over two million mp3 downloads.
(((thinner)))
(((chaordism)))
Chaordism is an Istanbul based audio visual label founded by Häkan Finn in June, 2008. As the motto says, we are trying to reveal the music in you, the music in us... We are looking for the people who are like you, people who has an ability to create something into the world we live in, something which has a meaning for some other person, which triggers different feelings, or which makes a person stop and think about...
Shortly the aim of the label is to find out and promote distinguished electronic music artists who are looking for an opportunity to release their music works. Additionally, we are looking for digital artists to prepare some visuals and music videos. If you would like to share your works with us, please send them to us.
(((chaordism)))
Çarşamba, Ağustos 26, 2009
Wrong side of the art
1920 lerden günümüze korku, bilim-kurgu, ve kült filmlerin yüksek çözünürlüklü posterlerini indirebileceğiniz leziz bir yer. (1000 tane varmış poster)
Wrong side of the art
Salı, Eylül 16, 2008
Pazar, Eylül 14, 2008
AT&T Labs text-ses çevirici
Yazdığınız metni sese çeviren diğer çeviricilerden nispeten daha başarılı...
Text-To-Speech(TTS)---Our Demo Speaks Your Text
Text-To-Speech(TTS)---Our Demo Speaks Your Text
couscouskid
.....
özgür:
notlar diye bi bölüm var
özgür:
oraya şiir filan yazıyo
özgür:
sonra bunu 115 pounda filan
özgür:
satıyo printini
?_?:
aman hemen benim bloga ekliyim bunları
//////////////////////////////
couscouskid
özgür:
notlar diye bi bölüm var
özgür:
oraya şiir filan yazıyo
özgür:
sonra bunu 115 pounda filan
özgür:
satıyo printini
?_?:
aman hemen benim bloga ekliyim bunları
//////////////////////////////
couscouskid
Pazartesi, Ağustos 25, 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)